Başarılı insanların günlük alışkanlıkları
- Selen Baranoğlu
- 6 Ara 2024
- 7 dakikada okunur
Başarı, öylesine havada uçuşan ve rastgele insanların başına konan bir kuş tüyü olsaydı eminim pek çok insan onu yakalamak için şimdi olduğundan çok daha fazla çabalardı. Çünkü genellikle bir şeyi elde etmenin onu sürdürmekle aynı şey olduğuna inanıyoruz. Fakat bu durum, konu özellikle başarı olduğunda, hiç de öyle değil.
Başarı, sizin yaşamda neyi önemsediğinizle birebir ilgilidir. Yani başarı, sizin hayatta neyi neyi önemli bulduğunuzla tanımlanır. Mesela, bir öğretmen için başarı öğrencilerinin anlattığı şeyi eksiksiz öğrenmesidir. Bir sporcu için başarı hedeflediği takımda en iyi performansını gösterebilmektir. Tabii başarı sadece iş dünyasıyla ve kariyer ile ilgili bir kavram değil. Yaşantınızda önem verdiğiniz herhangi bir konuda anlamlı bir şey yapmak da en az kariyer hedefleri kadar kıymetlidir.

Dolayısıyla kendini geliştirmek, yeni bir şey öğrenmek, insanlarla sağlıklı ilişkiler kurmak, topluma - çevreye katkı sağlamak da, içsel huzuru bulmak da başarıdır.
Mesela kendime yıllardır bahaneler bulup ertelediğim bir konu tek başıma Karadeniz seyahatine çıkmaktı. Geçen yıllarda sürekli planlayıp planlayıp bir türlü gerçekleştiremediğim Karadeniz ziyaretimi sonunda yapmış olmak, bana göre kişisel başarılarımdan biri. Bunu başarmış olmam tesadüf eseri miydi? Asla!
Başarı tesadüfen gelmez. Aynı zamanda başarı bir sahip olma hali de değildir bir süreç yönetimidir. Mesela bir kitap çıkarttınız ve çok sattı. Fakat başka kitap yazmadınız. Bu sizi başarılı bir yazar yapar mı? Veya bir kafe açtınız ve tuttu. Fakat yıllar içinde yerinizde saydığınız için müşterilerinizi kaybettiniz. Bu başarılı bir işletme örneği olur mu?
Başarı zaman içinde düzenli olarak atılan küçük adımlarla inşa edilir. Bu cümledeki odağınız küçük adımlar da değil düzenli olarak ifadesinde olsun çünkü başarıyı getiren bu devamlılık hali. Başarılı diyebileceğimiz çoğu insan bu gerçeğin farkında ve tam da bu yüzden kasıtlı yaşıyorlar. Günlerini, haftalarını, aylarını bilinçli olarak geçiriyorlar.
Çoğu insan başarılı insanların bir sırrı olduğuna inanır; herkesten sakladıkları, kimseye söylemedikleri bir sır. Oysa başarılı insanların sırrı yok. Onları diğerlerinden ayıran şey, her gün hayatlarına dahil ettikleri küçük alışkanlıklar.
Hayat hikâyeleri deneyim aktarır
Ben insanların hayat hikâyelerini okumayı ve dinlemeyi çok seviyorum. Hem işim gereği hem de keyif aldığımdan ötürü bunu çok sık yapıyorum. Biyografi ve otobiyografi, okumaktan en çok hoşlandığım türler arasında. İnsanlarla sohbet ederken de hayat hikâyelerini sorar, onları ilgiyle dinler, detayları yakalamaya çalışırım sıklıkla.
Bu hikâyelerin hepsi tek tek bakıldığında birbirinden farklı ve özgün olsa da geniş çerçeveden bakıldığında pek çok ortak nokta barındırıyor. Başarı konusu da bu ortak payda da en çok dikkatimi çeken konulardan biri.
Başarılı insanlar günlerini nasıl geçiriyor?
Hayatın seni yaşamasına izin verme, sen onu yaşa. Bu sözü bir yerden mi duydum da aklımda kalmış yoksa ben mi uydurdum ve sürekli içimden geçiriyorum tam olarak bilmesem de çok seviyorum.
Hayatın içinde eylemsiz, niyetsiz ve amaçsız bir şekilde öylece durmayı okyanusun ortasında bir teknede hareketsiz kalmaya benzetiyorum. O anki hava durumuna, dalgaların şiddetine ve suyun yönüne göre artık rüzgâr nerden eserse oraya sürüklenir teknemiz. Böyle olduğunda biz eylemi yapan değil, başkalarınca yapılan eyleme maruz kalan pozisyonunda oluruz. İşte bu hayatın bizi yaşamasıdır.
Öte yandan eylemlerle, niyetle ve belli amaçlarla günlerimizi geçirdiğimizde okyanusun ortasındaki o teknedeki küreklere asılıp veya dümene geçip rotayı belirleyen pozisyonuna geçeriz. Böyle olduğunda havanın durumu veya suyun yönü ne olursa olsun istediğimiz yere doğru ilerleriz. Dış koşullar süreci zorlaştırabilir ama devam eden bizizdir. Burada eylemi yapan oluruz. İşte bu da bizim hayatı yaşamamızdır.
Başarılı insanların ortak noktası hayatı yaşayan insan olmaları. Bunu sağlayan da eylemleri, niyetleri ve hedefleri. Bunları duyunca gözünüz korkmasın. Büyük eylemlerden, çok ileriye dönük niyetlerden ve aşırı iddialı hedeflerden bahsetmiyorum. Günlük alışkanlıklardan bahsediyorum.
Güne bir rutinle başlayın.
Başarılı insanların hepsi bunu yapıyor, gerçekten. Yataktan öylece yuvarlanarak çıkıp “Hadi bakalım bugün başıma neler gelecek” diyerek güne başlamıyor hiçbiri. Uyandıkları andan itibaren güne belli bir amaç koyarak başlıyorlar.
Dünyanın sayılı zenginlerinden ve en başarılı yatırımcı iş insanlarından biri olan Warren Buffet her sabah güne okuyarak başladığını belirtir*. Sabah rutin okumalarını hiçbir zaman aksatmayan Buffet’a göre bu düzenli okumalar güncel kalma ve sürekli öğrenme niyetine hizmet eder. Sabaha bir niyet koymak, bu niyete uygun eylemleri rutine eklemek ve bu rutini her koşulda gerçekleştirmek insanda öz kontrol ve yeterlilik duygusunu pekiştirir. Bu duygularla güne başlamak günün geri kalanı için size enerji ve öz güven verir.
Verimli bir sabaha başlamak için karışık rutinlere gerek yok. Size uyandığınızda bir amaç verecek küçük bir şey seçin; beş dakikalık bir nefes egzersizi olur, kısa bir esneme rutini olur. Veya bir su bardağı su içmek de olur, birkaç satır kitap okumak da olur, bir şeyler karalamak da. Güne bu şekilde başlamak size kendinizi gerçekten iyi hissettirir.
Elbette her zaman dediğim gibi yine vurgulayacağım nokta kendi yaşam gerçeklerinize göre size uygun bir rutin bulmanız. Rutinin içini siz kendinize göre doldurun. Örnek olarak Sabah Rutinim yazıma bakabilir ve kendi planlamanızı yapabilirsiniz.
Derin çalışma zamanları ayarlayın

Burası çok önemli. Derin çalışma dediğim şey gerçekten derin çalışmayı kapsıyor. Burada nicelik değil nitelik önemli. Yani şöyle söyleyeyim; her gün bilgisayarınızın veya kitabınızın başına geçip 5 saati orada geçirmeniz, derin çalıştığınız anlamına gelmiyor. O beş saatin nasıl geçtiği önemli. Su içmek için kalkıyor, on dakikada bir Instagram’a giriyor, sürekli sigara molası veriyor, aklınızın bir köşesinden akşama ne yemek yapacağınız falan geçiyorsa geçmiş olsun. Derin çalışma bu değil.
Derin çalışma gerçekten sadece o ana odaklanarak çalışmak demek. Böyle anlarda dünya durur ve sadece siz ve çalıştığınız konu kalır. Bölünmeden, zırt pırt mola vermeden, telefonu elinize almadan çalışmaktan bahsediyorum. İşte bu şekilde 2 saat çalışmak ilk örnekte verdiğim gibi 5 saat çalışmaktan çok daha verimlidir.
Başarılı insanlar derin çalışma konusunda çok nettir. Derin çalışmak, odaklanma gerektirir. Odaklanmak içinse sadelik şarttır. Gereksiz detayları, düşünceleri, eşyaları hayatınızdan çıkartıp sadece gerekli ve önemli olanlarla kaldığınızda, yani sadeleştiğinizde, derin çalışmaya geçebilirsiniz.
Facebook, Instagram’ı da bünyesinde bulunduran Meta şirketinin kurucusu Mark Zuckerberg de sadeliğin ihtişamını keşfeden başarılı insanlardan. Günlük çalışmalarını odaklı ve verimli bir şekilde geçirebilmek için her gün aynı tarz beyaz tişört ve kot pantolonla işe gidiyor. Ve bunu neden yaptığı sorulduğunda ise zihinsel kapasitesini önemli ve gerekli şeyler için harcamak istediğiniz söylüyor. Bunun için de “bugün ne giysem” sorunsalını baştan ortadan kaldırıyor kapsül bir gardıropla*.
Çalışma zamanlarında dikkatimizi üst seviyede tutmak için fiziksel çevrenin sadeliği kadar zihinsel sadelik de önemlidir. Kaosun içinde zaten sade ve odaklı bir zihinle çalışamazsınız. Dikkatiniz her an dağılır, anlık olarak bambaşka düşüncelere kapılıp bambaşka işleri yaparken veya düşünürken bulabilirsiniz kendinizi.
Derin çalışma zamanlarını ayarlayabilmek için dikkatinizi, zamanınızı, alanınızı çalan her şeye karşı acımasız olun. Bilgisayarınızda açık duran gereksiz dosyaları, pencereleri kapatın, cep telefonunuzu sessize alın, çalışma alanınızı sade ve yalın tutun, sosyal medyayı sınırlayın. Tüm bunlar özellikle çalışma zamanlarınızda daha odaklı olmanızı sağlayacak.
Fiziksel ve ruhsal sağlığınız için bir şeyler yapın
Zenginlik kendine iyi bakabilme lüksüne sahip olmaktır bence. İyi beslenmek, düzenli spor yapmak ve yeterli uyku almak hem fiziksel hem de ruhsal iyi olma halimiz için en önemli gereklilikler. Ve gerçek zenginlik öncelikle kendi iyi olma halimiz için zaman ve bütçe ayırmaktır.

Başarılı insanlar da bunu yapıyor. Hemen hemen tüm başarılı insanlar her gün düzenli olarak kendilerine fiziksel ve/veya ruhsal olarak iyi gelecek bir şeylere alan açıyor. Harvard Tıp Okulu’nca yapılan bir araştırmaya göre, düzenli egzersiz yapmak hafıza, odaklanma kapasitesini ve zihinsel keskinliği artırmaya yarayan hormonların salgılanmasını sağlıyor*.
2016 yılında yayınlanan Change Your Habits, Change Your Life (Alışkanlıklarını Değiştir, Hayatını Değiştir) kitabının yazarı Tom Corley bir araştırma yapıyor ve bu araştırmaya göre başarılı iş insanlarının yüzde 76’sının günde en az 30 dakika egzersiz yaptığını keşfediyor. Çoğu başaralı insanın bunu bir yaşam tarzı haline getirdiğini vurguluyor.*
Apple’ın CEO’su Tim Cook’dan medya patroniçesi Oprah Winfrey’e kadar aklınıza gelebilecek başarılı tüm insanlar fiziksel ve ruhsal sağlıklarını önemsiyorlar.
Bu, benim de çok önemsediğim bir konu. Yıllardır düzenli olarak spor yapıyorum. Elbette zaman zaman, dönemsel olarak aksaklıklar yaşadığım anlar oldu bu rutinimde fakat her zaman en kısa sürede koşulları yeniden sağlayıp spora kaldığım yerden devam ettim. Şu anda da haftada en az 3 gün düzenli olarak spor yapıyorum. Ayrıca zihinsel rahatlama sağlamak amacıyla nefes egzersizlerini de günümün içine dahil ediyorum.
Bunları kendi yaşantınıza da uyarlamanız mümkün. Bir profesyonel gibi saatlerce egzersiz yapmanıza gerek yok. Veya düzenli olarak terapiye bir bütçe ayırmak zorunda değilsiniz (gerekli durumlar dışında). İşin özü, başka biri gibi olmak zorunda değilsiniz. Kendi yaşam gerçeklerinize ve önceliklerinize göre bir planlama yapmanız önemli. Bedeninizi ve kondisyonunuzu korumak için günde 30 dakika bile yeterli. Doğada yürüyebilir, bisiklete binebilir, açık havada koşabilir veya bir salonda çalışabilirsiniz (evinizin salonu da buna dahil).
Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluğumuzdan beri zihnimize kazınan ve her yaştaki insana ve özellikle gençlere tavsiye olarak verdiği “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözünü hep anımsamakta fayda var.
Tefekkür edin
Başarılı insanlar neyin işe yarayıp neyin yaramadığı konusunda kafa yorarlar. Tefekkür kelimesini kullanmayı özellikle tercih ettim burada çünkü olan bitenden biraz uzaklaşıp geri çekilerek derinlemesine düşünmek eylemini en iyi anlatan sözcük bence. İngilizcedeki “reflect” kelimesinin tam karşılığı olduğunu düşünüyorum.
Bill Gates’in Think Weeks diye tabir ettiği Düşünme Haftaları’ nı daha önce duymuş muydunuz, bilmiyorum ama Gates’e göre bu haftalar onun yeniden toparlanmasını, hedeflerini gözden geçirmesini, yeni şeyler öğrenip tefekkür etmesini sağlıyor. The Wall Street Journal dergisine verdiği röportajda senede iki kere kendini bulunduğu ortamdan soyutlayıp derin düşünmeye ve okumaya adadığını söylüyor.

Tabii Gates, özel deniz uçağı ve helikopteriyle kendini günlük hayattan soyutlasa da, tefekkür etmek için illa bunlara ihtiyacınız yok. Mühim olan, etrafınızda olup bitene çok yakından değil de biraz uzaklaşarak bakabilmek. Perspektifinizi genişletmek yani mesele. Körü körüne koşturarak ve olan bitenin sadece yüzeysel sonuçlarına bakarak değerlendirmelerde bulunmak her zaman sizi yanıltır. Bu da sizi hatalı davranışlara sürükler ve istemediğiniz sonuçlarla yüzleşmek zorunda
Ayrıca tefekkür etmek için koca bir haftaya da ihtiyacınız yok. Her gün birkaç dakika bunu yapabilirsiniz. Nasıl mı? Yazarak. Ben eğitimlerimde tüm katılımcılara bir “terapi defteri” edinmelerini öneriyorum. Terapi defteri deyince yine aklınıza karışık detaylar gelmesin.
Bahanelere hiç gerek yok. Sıradan bir defter işinizi görür. Sabahları kalkar kalkmaz veya geceleri uykuya gitmeden birkaç satır yazmak size çok iyi gelecektir. Neler yolunda gitti? Neler umduğunuz gibi olmadı? Neyi farklı yapabilirdiniz? Bu neyi değiştirirdi? Yarın neyi farklı yapacaksınız?
Çoğu zaman başımıza gelenleri doğru yorumlamadığımız için bir çıkış yolu bulamıyoruz. İşte tefekkür zamanları bunun için var. Yalnız kalacağınız anlar yaratın; doğada yürüyüşe çıkın, sevdiğiniz bir kafeye gidin, imkanınız varsa tek başınıza seyahate çıkın, kendinizle kalın, iç sesinizi duyun.
Doğru alışkanlıklar sizi istediğiniz noktaya götürür.
Başarı devamlılık isteyen bir süreç ve bu süreç günlük alışkanlıklarla inşa edilir. Güne küçük de olsa bir rutinle başlayın, her gün kendiniz için derin çalışma zamanları ayarlayın, fiziksel ve ruhsal sağlığınız için bir şeyler yapın ve düzenli olarak tefekkür edin.
Tüm bunları denenmiş ve işe yaradığı kanıtlanmış stratejiler olarak düşünebilirsiniz.
Bir de son olarak bir hatırlatma yapmak istiyorum: mükemmelliği değil devamlılığı hedefleyin. Seçimlerinizi yapın, önceliklerinizi belirleyin ve devam edin.
Referanslar:
Corley, Tom. Change Your Habits, Change Your Life: Strategies that Transformed 177 Average People into Self-Made Millionaires, North Loop Books, 2016.
Comments