Her sabah önünüze bembeyaz bir sayfa koyulduğunu düşünün. Henüz üzerine hiçbir şey yazılmamış. Elinizde renk renk kalemler ve sayısız olasılıklar var. O beyaz sayfayı nasıl doldurmak isterseniz o şekilde dolacak.
İsterseniz elinize kara kalemi alır ve yine gün başladı diyerek o sayfayı çalakalem karalamaya başlarsınız. İsterseniz renkli kalemlerinizi elinize alır ve yeni gün başladı diyerek o sayfayı özenerek doldurmayı tercih edersiniz. Bu, ne yaşamış olursanız olun bir seçim meselesidir aslında.
Çok net bir gerçek var: Başarının ve iyi yaşamın sırrı sağlıklı alışkanlıklardır. (Alışkanlıklar konusunda bir sonraki hafta kapsamlı bir yazı yazacağım.) Bu alışkanlıkları edinmenin en basit yolu da sabah rutinleridir.
Rutin kelimesinin anlamı gündelik işleri organize edinme alışkanlığı bana göre. Monotonlukla karıştırmamak lazım. Monotonluk, yaşam serüvenimizle ilgili ve özünde neşesiz, heyecansız ve tutkusuz bir yaşamı tanımlar. Rutinler ise gündelik işlerle ilgili alışkanlıklarımızı ifade eder ve iyi bir yaşamın en önemli parçasıdır.
Kendinize uygun bir sabah rutini önünüze koyulan beyaz sayfayı en iyi şekilde değerlendirmenize yardımcı olur. Davranışlarınızı ve modunuzu kontrol etmenizi sağlar, ki bu sayede olumsuzluklarla ve stresle çok daha iyi bir şekilde baş edebilirsiniz.
Günümüzde hepimiz aşırı gergin ve stres yüklüyüz. Büyük problemleri bir kenara koyarsak, yaşadığımız stresin çoğu hayatımızda yönetemediğimiz küçük şeylerden türüyor. Mesela, sabah bir kahve bile içemeden koşturmaca içinde evden çıkmak eminim herkes için stresli bir şey. Veya sabah telaşında yaşadığımız basit unutkanlıklar, gergin kaslarımızı biraz olsun gevşetmek için birkaç esneme hareketi yapmaya bile bir türlü zaman ayarlayamamak gibi durumlar hepimiz için stres sebebi.
Daha günün başında stres seviyemiz artmaya başlıyor hâl böyle olunca. Bunun sonucunda fiziksel olarak vücudumuz da geriliyor. Kaslarımız gerginleşiyor, nefes alıp verme döngümüz bozuluyor, kalp atışlarımız hızlanıyor, tansiyonumuz yükseliyor.
Sabahları evden çıkarken fiziksel olarak bu durumda olduğunuzu düşünün şimdi biraz. Sizce sonrasında nasıl bir gün bekliyor sizi?
Tüm bu fiziksel değişimler beyninizde "savaş ya da kaç" tepkisine neden olur ve alarmlar çalmaya başlar ve bu da gün içindeki davranışlarınızı etkiler. Gününüzün devamında karşılaştığınız küçücük bir sorun patlamanıza, darmadağın olmanıza sebep olur. Size bir dokunan bin ah işitir. Her durumdan işkillenir, her şeyde bir terslik görmeye meyilli olursunuz. Nasıl? Hoşunuza gitti mi?
Bu sabahların bir anlamı olmalı!
Bu zorlayıcı durumları yaşamamak için sabahlara hak ettiği değeri vermemiz gerekir diye düşünüyorum. Bazı insanlar sabahları pek sevmez. Geç uyanmayı, güne mümkün olduğunda geç başlamayı ve uyandıktan sonra yatakta uzun süre zaman geçirmeyi severler. Gayet normal. Ama benim gibi bazı insanlar da tam bir sabah kuşudur. Günün en sevdikleri zaman dilimi sabahlardır. Erkenden kalkmayı, güne gözlerini açar açmaz yataktan dışarı fırlamayı sever sabah kuşları.
Öte yandan hangi gruptan olduğunuzdan bağımsız olarak ortaya atılmış bir gerçek var ki o da şu: Başarılı pek çok insanın ortak özelliği güne erken başlamaları ve sabahlarını verimli geçirmeleri. Bunu kendi hayatınıza da uygulamak için bir şeyleri beklemek zorunda değilsiniz.
Şimdi size şu anda uyguladığım sabah rutinimden bahsedeceğim.
İşin aslı yıllar içinde sabah rutinlerimde değişiklikler meydana geldi, ki bu çok doğal çünkü yaşadığımız evin konumundan tutun da yaptığımız işe kadar her şey rutinlerimizi etkiler. Fakat yıllar içinde değişmeyen bazı temel şeyler de var. Mesela, sabahları hiçbir zaman alarm kurmam (işin aslı alarmla uyanmaktan nefret ederim) ama her sabah aynı saatte uyanırım, hafta içi ve hafta sonu fark etmeksizin. Elbette eğer hastalandıysam veya bir gece önce sabahladıysam bu durum değişiyor.
İkincisi, kişisel bakımımı asla aksatmam. Yaklaşık olarak 14 yaşımdan beri sabahları yüzümü soğuk suyla yıkar, ardından nemlendiricimi sürerim. Yaş ilerledikçe nemlendiricinin yanına bir serum da eklendi tabii. Bu kremlerin bir işe yarayıp yaramaması mesele değil, önemli olan kendim için severek yaptığım bir ritüel olması ve bunun bana psikolojik olarak çok iyi gelmesi.
Değişmeyen bir diğer şey ise, her sabah şükrederek ve umut içinde güne gözlerimi açarım. Mutlaka yazarım. Son yıllarda bu yazılarımın içine niyetlerim de eklendi.
Sabah rutinleri benim için güne huzurla başlama ve bir anlam katma ritüeli özünde. Aynı zamanda hedeflediğim şeyleri yapıyor olmak da bana bir şeyleri başarma duygusu yaşatıyor ve bu sayede enerjim ve moralim yüksek olarak güne başlıyorum.
İşte şu anda uyguladığım sabah rutinim (zaman içinde değişime açık):
Sabah Rutinim (Günümün ilk 60 dakikası)
Bir gece önceden sabaha hazırlanıyorum. Bu da sabah rutinimin bir parçası. Mutfak tezgahı ve salon masası kilit noktalarım. Sabaha oraların temiz ve sade olması önceliğim. Basit ve Mutlu Yaşam kitabımda kilit nokta uygulamasından bahsetmiştim, belki hatırlayanlar vardır.
6.30’da uyanıyorum. Vücut saatim her gün beni aynı saatte uyandırıyor ve ona direnmiyorum. Gözlerimi açtıysam “Demek ki artık uyanma vaktidir” deyip yataktan kalkıyorum.
Bir büyük bardak su içiyorum. Uyanır uyanmaz ilk işim başucumdaki su şişesinden bir büyük bardak su içmek.
Vücudumu esnetiyorum. Boyun düzleşmesi yaşadığım için sabahları özellikle baş ve boyun bölgemi esnetecek belli hareketler yapıyorum. Sonrasında tüm vücut esnemesi yapıyorum.
Yüzümü yıkıyorum ve dişlerimi fırçalıyorum. Sabahları yüzüme mutlaka su değmeli. Genellikle gece yatmadan önce duş aldığım için sabahları yüzümü köpürterek yıkamak yeterli oluyor benim için.
Yüzüme kremlerimi sürüyorum. Bunu çok seviyorum. Sabahları cildime uygun bir serum (C vitamini serumu) ve güneş koruma faktörlü bir nemlendirici ile yüzüme biraz masaj yapıyorum. Bu konuda da az ve öz felsefesini benimsiyorum.
Kahve demliyorum. Kahve çekirdeklerini taze çekip kahve demlemeye, o kokunun bütün evi sarmasına ve sonra o kahveyi içmeye kelimenin tam anlamıyla bayılıyorum. Başlı başına bir şükür sebebi benim için.
Yazıyorum. Kahve demlenirken hafif bir müzik açıyorum ve terapi defterimi elime alıp mutlaka birkaç satır bir şeyler yazıyorum ve o gün için niyetimi koyuyorum.
Ajandama bakıyorum. Gün içinde yapılması gereken GÜNÜN ÖNEMLİ MADDELERİNİ (G.Ö.M.) belirliyorum. Toplam üç tane. Bunlar günlük hedeflerim oluyor aynı zamanda. Her şeyi halletmeye değil öncelikle belirlediğim en önemli üç maddeyi gerçekleştirmeyi hedefliyorum. Zaman kalırsa ve istersem ek işleri yapıyorum.
Kahve içiyorum. Taze demlediğim kahveyi içerken bazen sessizliğin ve hiçbir şey yapmamanın keyfine varıyorum, bazen de bir şiir kitabından birkaç satır veya bir kitaptan birkaç sayfa okuyorum.
Not: Telefonu elime ilk alışım genellikle kahve içtiğim sırada oluyor. Yani uyandıktan yaklaşık 1 saat kadar sonra.
Bu rutinler güne iyi başlamamı ve o günü verimli geçirmemi sağlıyor. Bir saatlik zaman diliminden sonra eşim ve çocuklar da uyanıyor ve sonrasında kahvaltı, giyinme faslı başlıyor. Kahvaltı da hafta içi besleyici ve pratik şeyler tercih ediyoruz. Bir gün önceden kahvaltı planını da kafamda yapıyorum çoğu zaman.
Evden çalıştığım için o gün dışarı hiç çıkmayacak bile olsam, dışarı çıkacakmışım gibi giyiniyor, hazırlanıyor (biraz allık ve dudak parlatıcısı yeterli oluyor), parfümüme kadar sıkıyor ve çalışma masamın başına otuyorum. Bunu kendim için yapıyorum çünkü bu bana kendimi çok iyi hissettiriyor.
Siz de başlayın!
Sabah rutinleri gününüzü haritalamanıza, güne enerjik başlamanıza, kendinizi iyi hissetmenize ve bunlara bağlı olarak daha organize olup yaşantınızı basitleştirmenize çok büyük katkı sunar.
Kendi sabah rutininizi oluşturmak için ilk olarak sadece 3 veya 5 maddelik bir rutin listesi yapın ve bir ay boyunca o listeye uyun. Çok fazla detay eklemeyin başlangıçta. Rutininizi oturttuktan sonra, yeni aktiviteler ekleyin veya isteğinize göre gerekli değişiklikleri yapın.
Comments