"Hayatımın başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım. Oyalanacak durumum yoktur. Ezberlemiş olduğum bütün şiirleri okumalıydım, bütün kavgalarımı çıkarmalıydım, bütün kuruntularımı ortaya dökmeliydim."
Oğuz Atay ne güzel anlatmış akıp giden zamanın insana yansıyan telaşını. Bugün elimizdeki en kıymetli şey para değil, mal değil, mülk değil; zaman. Geriye çevirmenin hiçbir yolu olmasa da kaliteli ve iyi geçirmenin çok önemli bir yolu var: Zamanımızı paranın satın alamayacağı şeyler için kullanmak. Tecrübe ettiklerimiz ve ANI olarak heybemize attıklarımız eskimez, yok olmaz, hep bizimle kalır.
Çocuğunuzla ilk kez göz göze geldiğiniz an, onun size ilk kez "anne" veya "baba" dediği gün veya kokusunu ilk kez içinize çektiğinizde hissettikleriniz hiçbir zaman silinmez zihninizden mesela. Bir seyahat sırasında gördükleriniz karşısındaki hislerinizi hep hatırlarsınız. Oysa evinizde, gardırobunuzda biriktirdiğiniz tüm eşyalar bir gün yok olup gidebilir, bir anda. Size kalan sadece yaşanmışlıklarınız olur.
Ömrünüzün son gününde ve son nefesinizi vermek üzere olduğunuz bir anda ne kadar fazla ayakkabınızın olduğunu, hangi marka kıyafetlerle gardırobunuzu doldurduğunuzu veya kullandığınız arabanın ne kadar lüks olduğunu aklınıza bile getirmezsiniz. O an aklınıza gelen tek şey yaşadığınızı hissettiğiniz anlar olur.
Nitekim dostlar, kıymet bilmeli insan. En çok da zamanının kıymetini bilmeli. Onu ne için, kim için ve nasıl harcadığına dikkat etmeli...
Comments