top of page
Yazarın fotoğrafıSelen Baranoğlu

Zihin neresi olmak isterse orasıdır - Zihinsel arınma

Zihinsel arınma kaosun içinde huzur bulmak mı?

Yıllardır yaşamda sadeleşme üzerine yazıyor, eğitimler veriyor ve bu konunun özünü insanlara aktarıyorum. Bu konuyu ilk gündeme getirdiğimde yaklaşık bir 10 yıl kadar önceydi ve o zamanlar insanlar sade yaşamla şimdiki kadar ilgilenmiyorlardı. Sosyal medya kullanımı yeni yeni popüler olmuştu ve en yaygın kullanım alanı çocuk kıyafetleri, oyuncaklar, kozmetik malzemeler gibi ürünler önermek ve sürekli o ürünler için link vermekti. Hoş hala bu amaçla kullanılmaya devam ediyor ancak eskiye nazaran farkındalık arttırıcı amaçla hazırlanmış ve insanlara gerçekten fayda sağlayacak içerikleri de görüyoruz artık.

 

sakin deniz önünde can kurtaran kulübesi

Aradan ne kadar uzun bir süre geçmiş olursa olsun, yaşamda sadeleşme kavramı hala pek çok kişi için biraz muamma. Daha doğrusu, yanlış anlaşılmaya çok müsait bir kavram. Bana göre hayatı sadeleştirmek bir yaşam amacı değil, bir yaşam yolculuğu. Sade yaşam varılacak bir yer değil, içinden sürekli olarak geçilecek bir süreç. Bu süreci temeline alan ve benim de hayatıma uyguladığım yaşam felsefesi ise basit ve mutlu yaşam. Basit ve mutlu yaşam dediğim bir hayat tarzı, bir bakış açısı aslında. Ve çok eskilerden beri süregelen ve benim de halen faydalandığım Stoa Felsefesiyle birebir uyumlu. Stoacılık ise bambaşka bir başlık altında irdelenecek bir konu.

 

Günümüz dünyasında her şeyin fazlası makbul olarak görülüyor. Tüketim odaklı bir dünyada yaşıyoruz ve çoğumuz yaşamdaki mutluluğumuzu nesnelere sahip olmaya indirgiyoruz. Tam da bu yüzden hayatımızı gereksiz yüklerle dolduruyoruz. Öte yandan fazlalıkları yük edindiğimiz alan sadece eşyalar, yani fiziksel nesneler değil. Aynı zamanda zihinsel olarak da hayatımızı gereksiz yüklerle dolduruyoruz. Ve işte hayatın ucunu kaçırmaya ve kendimizi tüketmeye böyle başlıyoruz.

 

Zihin, hayatımızı algılamamızı sağlayan bir kavrama becerisi. Çevremizde olup biteni, yaşananları, deneyimlerimizi zihin süzgecimizden geçirerek anlamlandırıyoruz. O zaman bir şeyin iyi mi kötü mü olduğuna zihnimizle karar veriyoruz. Algımıza göre durumlara tepki veriyoruz.


Mesela dışarı çıktığınızda birden yağmur yağmaya başladığında, bu durumu olumlu bir şey olarak algılayabilirsiniz. Eğer işiniz yoksa, evde bir kahve keyfi yapıp yağmuru izlemek için harika bir fırsat olabilir bu sizin için. Öte yandan aynı yağmur, sizi çok sinirlendirip üzebilir de. Bir yere yetişmeye çalışıyorsanız, saçınıza yeni fön çektirdiyseniz veya yağmurda ıslanma fikri sizi endişelendiriyorsa yağmurun yağması bütün gününüzü kötü geçirmenize de sebep olabilir.

 


ormanda boş yol

Burada iyi veya kötü olan bir durum yoktur aslında, yani yağmurun yağması iyi veya kötü bir durum olarak nitelendirilemez. Bir durumu iyi veya kötü olarak algılamamıza sebep olan zihinsel bakış açımızdır. John Milton Kayıp Cennet adlı kitabında şöyle demiş:


“Zihin neresi olmak isterse orasıdır, kendi içinde cehennemi cennete, cenneti de cehenneme dönüştürebilir.”


Mükemmel bir ifade ediş. O zaman bizim için bu kadar önemli olan zihnimizi yüklerinden arındırmak ve onun sağlıklı bir şekilde işleyişini sağlamak hayattaki en önemli önceliklerimizden biri olmalıdır desem, sanırım abartmış olmam.

 

Bu yazımda benim de uyguladığım bazı temel zihinsel sadeleşme yöntemlerine değineceğim. Bu yöntemleri, kendi yaşam gerçeklerinize göre hayatınıza uyarlayabilirsiniz. Şunu da hatırlatmak isterim, yeni bir alışkanlık kazanma sürecinde asıl önemli olan bir kere deneyip bırakmak değil, istediğiniz değişimi görene kadar uygulamaya disiplinle devam etmek.


Zihinsel Arınma Yolları

Burada okuyacaklarınız belki de “biliyorum” dediğiniz şeyler. Çok güzel. Eğer gerçekten de tüm bunları daha önceden biliyorsanız daha iyi, yabancılık çekmezsiniz. Fakat sahi, eğer biliyorum diyorsanız bu bildiklerinizi uygulamanıza neler engel oldu hayatınızda? Ve siz bu süreç içinde neredeydiniz?

 

Nefes alın

Evet çok temel, çok basit ama çok hayati bir madde. Buradaki nefesten kastım yaşamak için doğal olarak yaptığımız solunum eylemi değil. Nefes almaktan kastettiğim şey bilinçli bir şekilde durup farkındalıkla nefes almaya odaklanmamız. Bu, söylemesi kadar yapması kolay olan bir şey değil çünkü kesinlikle konsantrasyon istiyor. İçinde bulunduğunuz ana odaklanmadan maalesef bu uygulamayı gerçekleştiremiyorsunuz.

 

Bu madde, başlı başına bir zihin egzersizi özünde. Nasıl ki fiziksel egzersizler yaparak belli kas gruplarınızı geliştirebiliyor ve şekle sokabiliyorsanız, zihinsel egzersizlerle de zihninizi geliştirip odaklanması için eğitebilirsiniz. Bazı insanlar bu nefes alma egzersizine meditasyon diyor. Fakat bana göre bu sözcük aynı zamanda pek çok kişiye de itici geliyor çünkü korkutuyor. Meditasyon deyince aklımıza çok yapısallaştırılmış eylemler geliyor. O yüzden ben sadece nefes alın diyorum.

 

gün batımında arkası dönük kadın

Başlangıç için en iyi yöntem temel olandan başlamaktır.

O zaman şu şekilde ilerleyebilirsiniz:

  • An’a gel. Öncelikle derin derin birkaç kere nefes alıp içinde bulunduğunuz ana odaklanın. Sadece etrafınızda olan bitene yöneltin dikkatinizi. Geçmiş yok, gelecek yok. Sadece şu an var. Nasıl sesler duyuyorsunuz? Teninizde nasıl bir sıcaklık, ürperti veya serinlik hissediyorsunuz? Burnunuza nasıl kokular geliyor? Odaklanın.


  • Üçe böl. Nefesinizi üç parçaya böldüğünüzü düşünün, alt karın, orta karın ve göğüs olarak. Dik ve rahat bir şekilde oturduğunuz bir pozisyona geçin. Derin bir nefes almak için hazırlanın ve ilk olarak alt karnınızı, sonra orta karın bölgenizi ve en son olarak da göğsünüzü hava ile doldurun. Ardından yavaş yavaş tüm havayı dışarı atmaya başlayın, yani nefes vermeye başlayın. Bu sefer tam tersi istikamette ilerleyin. Önce göğüs bölgenizi, ardından orta karnınızdaki ve son olarak da alt karnınızdaki nefesi dışarı bırakın. Bunu her gün en az 5 kere tekrar etmeye çalışın.

 

Adına nefes egzersizi denilen ama aslında bir zihin egzersizi olan bu uygulamayı günlük rutininize eklemeye çalışın. Zihinsel yüklerinizden kurtulmanın ilk ve en önemli adımı inan bana, bu.  

 

Yazın

Ben her yerde “Zihniniz dolup taşacağına defterleriniz dolup taşsın” diyorum. Hepimizin zihni karmaşa içinde bir dünyada yaşıyor. Bitmek bilmeyen yapılacaklar listesi, üzerimize yapışan sorumluluklar, bir türlü sonu gelmeyen görevler arasında odaklanmamız ve gerçekten verimli bir şekilde çalışmamız da mümkün olmuyor, öyle değil mi?


Zihin kaosun içindeyken hiçbir şeye doğru dürüst odaklanamaz. Bu da yanlış anlaşılmaları ve olumsuz algıları beraberinde getirir. Gözünüzün önünde olana odaklanamadığınız anları düşünün. Çok yapmak istemenize rağmen bir türlü sonunu getiremediğiniz işleri düşünün. Veya algınız kapalı olduğu bir anda kaçırdığınız fırsatlar olmadı mı hiç? Bir düşünün. Başınıza gelen her olayı olumsuz tarafından yorumladığınız günleriniz de olmuştur eminim. İşte tüm bunların sebebi zihinsel kaos.

 

ajandaya yazan kadın

Bu kaosu azaltmak için zihninizi boşaltmanız ve orada alan açmanız gerekiyor. Bu alanı, yazarak açabilirsiniz.


Mutlaka bir ajandanız olsun; günlük işlerinizi, randevularınızı ve yapacaklarınızı oraya not alın. Bu tarz günlük işlerinizi ve yapılacaklar listenizdeki görevleri zihninizde tutmak için enerjinizi boşa harcamayın. Ben her sene iki tane ajanda kullanıyorum. Her şeyi not alarak yaşıyorum.


Bir günlük defteriniz olsun; içinizde biriken duyguları (olumlu veya olumsuz), konuşmak isterken susmak zorunda kaldıklarınızı o deftere yazın. Zihninizi duygularınızın manipülasyonundan koruyun. Bu deftere terapi defteri demeyi de seviyorum çünkü oraya bir şeyler yazmak sanki bir dostunuzla dertleşmek gibi. İyi geliyor ruhunuza ve zihninize. Unutmamak gerekir ki, etkisinden bir türlü kurtulamadığımız olumsuz duygularımız da bize zaman içinde zihinsel yük oluyor, o yüzden günlük tutmak ve yazmak zihinsel sadeleşme için gerçekten önemli.


Bir küçük not defteriniz olsun; aklınıza gelen anlık şeyleri (bir fikir, bir tarif, bir söz…) hemen not defterinize kaydedin. Zihninizi küçük ve o an için çok da önemli olmayan şeylerle doldurmayın. Bazen bizim için gerçekten de önemli olmayan bir şeye takılır zihnimiz. Bir arkadaşımızda gördüğümüz ayakkabının modeli, bir şarkıda duyduğumuz sözün bize anımsattıkları, yediğimiz bir kurabiyenin tarifi... Tüm bunları alırız ve zihnimize atarız. İşte bu da asıl enerjinin yanlış yere kanalize olmasına sebep olur. Gerek var mı? Yok.

 

Fiziksel çevrenizi sadeleştirin

Etrafınız kullanılmayan eşyalarla, gereksiz ıvır zıvırla doluyken dingin bir zihinle yaşayamazsınız. Denklem çok basit. Zihninizi yüklerinden arındırmak için öncelikle onu kuşatan fiziksel çevreyi fazlalıklarından arındırmalısınız.


Mesela çalışma masanıza bir göz atın şimdi, ne durumda? Gözünüze kalabalık gelen nesneler, kağıtlar, belgeler, kitaplar vs var mı? O zaman büyük ihtimalle çalışmaya her oturduğunuzda odağınız çok çabuk dağılıyordur. Gereksiz olanları veya o an için kullanılmayanları gözünüzün önünde tutmayın. Sadece gerekli olanla tasarladığınız bir çalışma alanı daha verimli ve odaklı çalışmanızı sağlayacaktır.


Ben de bu konuda oldukça hassasım. Çalıştığım alanın sade olmasını çok önemsiyorum çünkü bir şeyler yazarken dikkatimin dağılmasını istemiyorum. Tıka basa dolu bir çalışma masası üzerinde yaptığım işe odaklanmam çok zor oluyor, o sırada masamın üzerinde duran bir nesne tüm dikkatimi çalabiliyor. Çalışmak için oturduğum masadan çiçekleri sulamak için kalkıp, oradan da kendimi mutfakta bulabiliyorum. Önlem almak mühim.

 

evde saksıda bitkiler

Tabii sadece çalışma alanları için değil bu söylediğim. Evinizde de vakit geçiriyorsunuz öyle değil mi? Eşya kalabalığı ile dolu bir evde, tıka basa dolu gardıroplarla güne başlamak zihinsel olarak aradığınız huzuru bulmanıza pek katkı sağlamaz açıkçası. Zihnimiz içinde yaşadığı fiziksel çevre ile bağlantılı. Bu fiziki çevre ne kadar kaotikse zihin durumlarımız da aynı şekilde kaos içinde olur. O yüzden sadeleşin.


Yolu güzelleştiren nasıl yolculuk ettiğindir.  

Attığımız küçük adımlar istediğimiz yolda yürürken çok büyük faydalar sağlar bize. Burada çok temel olarak zihinsel yüklerimizden nasıl arınabileceğimiz üzerine bazı temel yöntemler üzerinde durdum. Önemli olan bu yöntemleri “küçük”, “basit”, “sıradan” gibi sıfatlarla yaftalamadan önce hayatınıza uyarlayıp uygulamak.


Tüm büyük adımlar, art arda atılan küçük adımlardan sonra gelir. İşin aslı, bu yöntemleri kendi hayatıma dahil ettiğim andan itibaren benim hayatım basit ve mutlu yaşam sürecine girdi. Burada yazdıklarımı da halen uyguluyorum. Üretken olmamda, günümü iyi planlayabilmemde bu adımların etkisi çok büyük.


Umarım siz de istediğiniz etkileri hayatınızda görürsünüz.

Comments


bottom of page