Günlük hayatınızda gerçekten yaşadığınızı hissediyor musunuz, yoksa sadece yapılacaklar listesini tamamlamakla mı geçiyor günleriniz? Ya da diğer bir deyişle, günlük hayatta anın ve etrafınızda olan bitenin farkında olarak mı, yoksa hayatı otomatik pilota alıp hedef ve görev odaklı mı geçiriyorsunuz zamanınızı?
Araştırmalar, farkındalık ve kişisel gelişime zaman ayıran kişilerin iş ve özel hayatlarında daha mutlu ve üretken olduklarını gösteriyor. Farkındalık ve hayatı basitleştirme üzerine çalışırken okuduğum makalelerden biri de Washington Üniversitesi Olin İşletme Okulu profesörü Dr. Erik Dane tarafından yazılmış bir makaleydi.* Bu makalede ortaya atılan bir çalışmaya göre bir restoranda çalışan farkındalık eğitimi almış çalışanların ve yöneticilerin farkındalık bilincinde olmadan çalışanlara göre iş performanslarının daha iyi olduğu kanıtlanmıştı. Farkındalık konusunda eğitim almış ve bu konuda kendini geliştirmiş kişilerin iş ve yaşam dengelerini daha hızlı kurdukları her yönden aşikar.
Bundan on yıl öncesine kadar farkındalık terimi bugünkü kadar popüler olmadığı için insanlar bu konuda kendilerini geliştirmek istediklerinde daha kısıtlı kaynaklara sahiptiler. Ve farkındalık eğitimleri daha çok kurumlar tarafından talep ediliyordu. Bugün ise farkındalık (mindfulness) denilen kavram her yerde karşımıza çıkıyor, öyle değil mi?
Ben birdenbire ve aşırı derecede popüler olan her kavrama şüpheyle yaklaşan biriyim. Farkındalık kavramı da herkes tarafından konuşulmaya başladıktan sonra içimde bu konuda daha detaylı ve derin araştırma yapma isteği oluştu. Okuduğum makale ve kitapların bazılarından burada da bahsedeceğim. İşin özü şu ki; farkındalık hiç de öyle bizlere uzak bir kavram değil. Elde etmek için çok paralar harcayıp, değişik kulüplere girmenize ve kendinize pahalı yoga matları almanıza da gerek yok. Gerçekten. Bir işin özünü anlamayı tam da bu yüzden seviyorum işte. Özünü anladığınızda o şeyi gereksiz detaylardan arındırıp hayatınıza katabiliyorsunuz. İşte yine hayatı basitleştirmenin bir güzel yanı daha.
Yaşamda denge nasıl sağlanır?
Bu yazıda, yaşamınızı zenginleştirecek ve hem iş hem de kişisel hayatınızda sizi öne taşıyacak temel yöntemlerden bahsedeceğim. Hepsi de farkındalığınızı arttırmanızı sağlayacak uygulanabilir yöntemler.
Yaşantınıza Zenginlik ve Denge Kazandıracak Stratejiler / Uygulama Adımları
Strateji 1: Zihinsel Netlik ve Anlam Yaratmak: Zihni sadeleştirmek gideceğiniz yolu netleştirmek için çok ama çok önemli bir adım. Diyelim direksiyondasınız ama önünüzü göremiyorsunuz çünkü ön cam tamamen çamur olmuş. Böyle bir durumda yola nasıl devam edersiniz? Etrafı görmeden, yavaş ve kafası karışık bir şekilde. Peki bu şekilde nereye kadar devam edebilirsiniz? İşte zihinsel netlik önümüzü görmemizi ve odaklanmamızı sağlayan ve bizi kendi yolumuz için motive eden bir kazanım.
Zihinsel netlik olmadan anlam yaratamazsınız. Zihinsel netlik bir yerde insanın kendiyle yüzleşmesidir aslında. Yani gereksiz olanları ortadan kaldırıp zihinsel olarak sadeleştiğimizde aynı zamanda bizde olanı net görmeye başlarız.
Bizde olanı görmeye başlarız derken, hep de tatlı ve aydınlık yüzümüzden bahsetmiyorum elbette. Bir de içimizde bizi sürekli sabote eden, başkalarıyla karşılaştıran, yetersiz ve bu yüzden kindar hissettiren karanlık bir tarafımız daha var. Psikanalist Carl Gustav Jung İnsan ve Sembolleri kitabında gölge arketipinden bahseder. Gölge kişileştirmesi insanın karanlık tarafına atıfta bulunur. Fakat bu gölgeyi fark etmek. müthiş önemlidir insan yaşantısı için. Buna göre insanın kendi karanlığıyla yüzleşmesi, onu aydınlığa kavuşturur. Kendi karanlığının farkında olmayan biri onu başkalarında görür ve onlarla savaşır.
Uygulamalar:
Günlük rutinlerle yalnız kalacağınız anlar yaratın. Daha önceki yazılarımdaki günlük rutinlerin öneminden bahsetmiştim. Burada bir uygulama olarak kendinize bir rutin belirlemekten bahsediyorum. Mesela sabah kahvenizi yudumlarken kendinize hiçbir şey yapmayıp o anda kalmak için bir kahve içimlik süre tanıyın. Gün içinde 10-15 dk bile olsa kulaklığınızı çıkarın ve doğada yürüyüş yapın. Etrafınıza, sizi çevreleyen seslere dikkatinizi verin. Güne başlarken telefonunuza bakmadan önce zihninize odaklanın ve o gün için bir niyet belirleyin. Kendinize her gün uygulayacağınız küçük farkındalık ritüelleri oluşturun ve uygulayın. Bu anların hepsinde zihniniz sizinle konuşmaya başlayacaktır. Onunla sohbet edin. Duymak istemediklerinizi söylediğinde odağınızı değiştirmek yerine duyduğunuz şeyin sizi neden rahatsız ettiğine odaklanın.
Terapi defteri tutun. Şükür defteri de diyebilirsiniz buna. Veya sadece günlük de olur. Veya kişisel defter… Adına her ne derseniz deyin, kabul. Önemli olan her gün hayatınızda şükrettiğiniz üç tane şeyi oraya yazmanız. Başlangıçta zor gelebilir çünkü elimizde olanlara değil de olmayanlara odaklanarak yaşıyor ve sürekli eksiklerimizi kapatma yarışında hissediyoruz kendimizi içinde yaşadığımız tüketim toplumunda. Fakat bu çarkın dışına çıkmak için elinizde nelerin olduğuna odaklanmanız çok önemli. Bunları not almak size bu alışkanlığı kazandıracaktır. Elinizdekilere odaklanıp olanı olduğu gibi görmeye başladığınızda zihinsel sisleriniz de açılacaktır.
Strateji 2: Güçlü İlişkiler ve Sosyal Bağlar Kurmak: John Donne “Hiç kimse bir ada değildir” der. Bu sözü çok seviyorum. Evet, bilinçli ve seçilmiş yalnızlık çok kıymetlidir ve hepimiz için zaruri bir ihtiyaçtır. Öte yandan ıssızlık, yani istemsiz yalnızlık gerçekten insanın yaşama sevincini, inancını ve hayat başarısını eksilten bir durum. Bilimsel olarak da kanıtlanmış bir şey bu.
David Eagleman Beyin adlı kitabında insanın, birçok hayvanın tersine tamamlanmamış bir beyinle dünyaya geldiğini ve insan beyninin sadece belirli bir oranda genetik ön programlamadan geçtiğini vurgular. Bunun anlamı beynin gelişmesi için gerekli nöral ağların, deneyimlerle ve sonradan kurulan ilişkilerle oluşuyor olmasıdır. O yüzden Eagleman “Kendimizi içinde bulunduğumuz dünya tarafından biçimlendiririz” der.
O halde güçlü ilişkilerin ve derin sosyal bağların yaşantımızdaki zenginlik ve denge için kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğunu söylesem yanlış olmaz. Tabii günümüz dünyasında, sosyal medya bağlantılarının fazlalılığı, derin ve gerçek bağların yerini yüzeysel etkileşimlere bırakıyor. Bize düşen bu gerçek fark edip onunla savaşmak değil, onun yerine gerçek bağlar kurabileceğimiz alternatif yollar bulmak. Aksi halde adına "sosyal" dediğimiz sanal uygulamaların bağımlısı olup gerçek sosyallikten ve anlamlı ilişkilerden gitgide uzaklaşıyoruz ve bu da tüm yaşam dengemizi alt üst ediyor.
Uygulamalar:
Empatiyi güçlendirin. İlişkilerimizi derinleştirmenin yolu birbirimizle anlaşmaktan değil, birbirimizi anlamaktan geçiyor. Anlaşmak için ilişkilerde herhangi bir derinlik kurmaya gerek yok aslında. Hatta bana kalırsa anlaşmak, yüzeysel etkileşimde kalıp çatışmaktan kaçınarak iyi geçinme çabası. Fakat anlamak, derinlemesine bir bağ kurmakla mümkün. Anlamak, kendimizi karşı tarafın yerine koyup onun bakış açısı bize uymasa bile durumlara oradan bakabilme becerisi. Yani doğal olarak empatiyi içeriyor anlamak. Bunu başarmak için gönüllü olmamız ve hatta zaman zaman çatışmayı göze almamız gerekiyor.
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabının defalarca okuyup ezberlediğim bir cümlesi tam olarak şöyle: "İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rasgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar."
İşte tam da bu yüzden birbirimizi tanımaktan kaçınmamamız gerekiyor. Hepimiz birbirimizle kurduğumuz bağlar sayesinde anlam yüklüyoruz dünyaya.
İyi bir dinleyici olun. İlişkilerimizi derinleştirmek için iyi bir dinleyici olmamız ve yanıt vermek için değil karşımızdakini gerçekten anlamak için dinlememiz gerekiyor. Telefonları bir kenara koyup karşılıklı açık iletişimin içinde olmak çok önemli. Çocuğunuz size bir şey anlatırken gerçekten yaptığınız işi bir kenara bırakıp onu dinliyor musunuz? Veya bir arkadaşınız sizinle dertleşirken bir elinizde sürekli telefon ekranını kaydırıp duruyor musunuz? Sahi, nasıl bir dinleyicisiniz?
Dinleme beceriniz insanlarla derin ve anlamlı ilişkiler kurabilme becerinizle doğru orantılıdır.
Açık uçlu sorular sorun. Aktif dinleme aynı zamanda açık uçlu sorular sormamızı da sağlar. Mesela okuldan eve gelen çocuğumuza “okul nasıldı” diye sormak yerine “Bugün okulda seni heyecanlandıran bir şey oldu mu?” diye sormak onunla bağ kurabilmemiz için bize daha iyi bir kapı açar.
Karşınızdakiyle gerçekten bağ kurmak istiyorsanız onu merak edin ve ona doğru soruları sorun.
Topluluklara katılın. Yeni insanlar tanıyıp sosyal bağlarınızı derinleştirmek için ilgi alanlarınızla uyumlu topluluklara katılın. Bu yeni bir hobi grubu olabilir. Bir kitap kulübü, bir dil kursu, yemek yapma atölyesi olabilir. Aynı zamanda gönüllü projelere de katılmanız yeni bağlar kurma yönünde size çok fayda sağlar. Unutmayın, kurulan her yeni bağ, hayatımıza kattığımız yeni bir anlam demektir.
Strateji 3: Kendinize Yatırım Yapın: İyi bir yaşam sürmek için elimizdeki en değerli malzeme kendimiziz. İyi bir kariyer edinmek, ilişkilerimiz geliştirmek ve doyum aldığımız bir hayat yaşamak istiyorsak bunun ilk adım elimizdeki malzemeyi verimli kullanmaktan geçer, yanı kendimizi.
Kendimize yatırım yapmak bana hep sevgili Sunay (Akın) hocanın sık sık dile getirdiği “Hisse senetlerine değil hissi senetlere yatırım yapın” sözünü anımsatıyor. Kendimize yaptığımız yatırım sadece finansal veya mesleki becerileri geliştirmekle sınırlı değil. Zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak kendimizi geliştirmek de kendimiz için yapacağımız yatırımlar içinde yer alır. Yalnız baştan söylemeliyim ki, kendimize yatırım yapmak çoğu zaman konfor alanından çıkmayı gerektirir çünkü her gün aynı şeyleri yaparak yeni şeyler öğrenemeyiz.
Kendine yatırım yapmak bir beceri öğrenmekten tutun da ruh sağlığınıza özen göstermeye kadar uzanan bir yelpazeye yayılır. Nereden ve nasıl başlayacağınız size kalmış ancak bu yolculuğu kendiniz için bir lüks değil, bir gereklilik olarak görün.
Uygulamalar:
Öğrenmeye Devam Edin. Kendinizi öğrenmeye kapattığınız an beyniniz yaşlanmaya başlar, hayat enerjiniz azalır ve monotonluk içine düşerek hayatı otomatik pilotta sürdürürsünüz. Oysa hayat boyu öğrenme ile her an kendinize ait bir şeyler keşfeder ve keşfettiğiniz yanlarınızı geliştirme imkanı bulursunuz.
Online hobi kurslarına katılabilir, ilgilendiğiniz podcastleri takip edebilir ve elbette yeni kitaplar okuyabilirsiniz yeni bilgiler edinmek ve sürekli öğrenmek için.
Fiziksel ve ruhsal sağlığınıza yatırım yapın. Haftada en az üç gün hareket etmek (düzenli spor) bedeninizi uyanık ve kondisyonda tuttuğu gibi, zihninizi de uyanık ve zinde tutar. Hareketin hangi türünü seviyorsanız, ona alan açın hayatınızda. Koşu, yürüyüş, salon sporları, grup aerobik dersleri, pilates, yoga, ağırlık, fonksiyonel… nasıl isterseniz. Eğer sporun hiçbir türünü sevmiyorsanız, hareket edeceğiniz aktiviteleri hayatınıza dahil edin. Trekking, doğada bisiklet, dağa tırmanmak, dans etmek, boks, ip atlama…
Bunların dışında dengeli ve sağlıklı beslenmek ve uyku düzeninize dikkat etmek de kendinize yatırım yapma uygulamasıdır. Yediklerinize dikkat etmek hayattan keyif almamak değil elbette, önemli olan dengede bir yaşam sürmek. Beslenme ve uyku alışkanlıklarınızı değiştirmek istiyorsanız alışkanlıklarla ilgili yazıma mutlaka göz atın.
Bütçenizi yönetin. Evet, maddi anlamda hayatınızı kontrol edebilmek de kendine yatırım yapmanın bir adımıdır. Sürekli bir şeyler satın alıp kendinizi tüketim toplumunun çarkında kaybetmek yerine, kendinize gerçek yatırımlar yapmak için küçük birikimler yapabilirsiniz.
Küçük birikimler yapmak büyük farklar yaratır. Bu şekilde tasarruf etmek kendi öncelikleriniz için bütçe ayırmak adına harika bir uygulamadır. Tatiller, eğitimler, hobi kursları gibi kişisel gelişiminize katkı sağlayacak aktivitelere katılmak için bütçe yaptığınızda kendizi de motive etmiş olursunuz.
Strateji 4: Basit Yaşayın ve Sadeleşin: Fazlalıklardan kurtulmak ve yaşantınızı sadeleştirmek hayatınızı derinleştirmek ve yaşam dengenizi sağlamak için en etkili adımdır. Bu konuda Basit ve Mutlu Yaşam kitabımı okuyabilirsiniz. Hayatınızı basitleştirmenin yollarını anlattığım Basit ve Mutlu Yaşam kitabımda hem eşyada hem zihinde hem de görev ve sorumluluklarda sadeleşmenin yollarını okuyacaksınız. Aynı zamanda dönemsel olarak açtığım Yaşamda Sadeleşme Eğitimlerine katılabilirsiniz.
Hayatınızı sadeleştirdiğinizde sizin için önemli olan şeylere alan ve zaman açarsınız. Hepsi bu mu? Elbette hayır. Aynı zamanda sade bir hayat sizi günlük hayatın gereksiz yüklerinden de azad eder. Mesela kendi önceliklerinize göre oluşturduğunuz bir gardıropla yaşamak size sabahları zaman kazandırır ve üstüne üstlük her sabah “bugün ne giysem” ile başlayan zihin yorgunluğundan sizi korur. Veya zihinsel olarak kendinizi dinginleştirdiğinizde bu dinginlik iş ve ev hayatınızdaki dengeyi kurmanıza yardımcı olur.
Uygulamalar:
Fazla eşyalarınızı gönderin. Evet, evinizdeki veya iş yerinizdeki fiziksel karmaşa hayatınızı çok büyük ölçüde zorlaştırır. Tıka basa eşya dolu bir evde güne başlamak, kendine zaman ayırmak veya dinlenmek ile ferah, sade bir evde güne başlamak, kendinize zaman ayırıp dinlenmek çok farklıdır. Karmaşa her zaman yük ve yoğunluk getirir. O yüzden kullanmadığınız fazla eşyaları hayatınızdan çıkarın.
Ajanda kullanın. Gündelik işlerinizi zihninizde tutmaya çalışmak zihinsel enerjinizi gereksiz yere kullanmanıza sebep olur. Oysa o enerjiye daha önemli ve öncelikli işleriniz için ihtiyacınız var. Mesela, kişisel hedefleriniz ve geleceğe yönelik amaçlarınız bu önemli ve öncelikli işlere örnek olarak sayılabilir. Gündelik basit işler içinse bir ajanda kullanmak zihinsel enerji tasarrufu yapmanızı sağlar. Hayatı basitleştirmenin harika bir yoludur ajanda kullanmak.
Hayır deyin. Herkesin her şeyi olmaya çalışmadan önce kendinizin neyi olduğunuza bir cevap verin. Başkalarının işleri için sürekli kendi önceliklerinizi ertelemek veya rafa kaldırmak zorunda kalıyorsanız belki de sınırlarınızı çizme konusunda yeterince iyi değilsiniz. Bu konuda kendinizi geliştirmek için seçici olun ve her şeye “evet” demeyin.
Hayır deme konusunda birdenbire uzman olamazsınız elbette ama bunun için küçük alıştırmalar yapabilir ve zamanla çıtayı biraz daha yükseltebilirsiniz. Siz kendi sınırlarınızı net olarak çizip göstermezseniz başkaları tüm sınırlarınızı yerle bir etmeye devam eder.
Kısacası hayatınızı zenginleştirmek ve yaşam dengenizi bulmak için dışarıdan bir sihirli değnek beklerseniz, üzgünüm ama daha çok beklersiniz. Kendi yaşantınız için harekete geçmek size zor geliyorsa, lütfen beklentilerinizi ve değerlerinizi netleştirin. Gerekirse bu konuda destek alın. Öte yandan yaşamınıza değer veriyorsanız harekete geçin. Atacağınız küçük adımları küçümsemek yerine o küçük adımların ne kadar büyük farklar yaratacağına inanın, çünkü işin aslı gerçekten de öyle.
Referanslar:
Baranoğlu, Selen. Basit ve Mutlu Yaşam. “Bir Dönüşüm Hikayesi”, Doğan Kitap. 2023.
Dane, E., & Brummel, B. J. (2014). Examining workplace mindfulness and its relations to job performance and turnover intention. Human Relations, 67(1), 105–128.
Eagleman, David. Beyin. Domingo, 2018, sf.12.
Jung, G., Carl. İnsan ve Sembolleri. Kabalcı Yayınevi. 2020.
Podcast Önerilerim: Ortamlarda Satılacak Bilgi
Psikopatika (Pınar Sabancı)
Nasıl Olunur (Nilay Örnek)
Comments