top of page

Sürdürülebilir Beslenme*

Yazarın fotoğrafı: Selen BaranoğluSelen Baranoğlu

SENDE ÇOKSA BAŞKASINDA YOK!

Şöyle bir senaryo düşünün: Bir gün uyanıyorsunuz ve dünyadaki 690 milyon insanın gıdaya hiç ulaşamadığını öğreniyorsunuz. Aynı günün devamında dünyadaki 650 milyon insanın da obezite yüzünden hayati tehlike yaşadığı bilgisini ediniyorsunuz. Bu şu demek; birileri beslenemediği için hayatını kaybederken, birileri de aşırı ve sağlıksız beslendiği için hayatını kaybediyor.



ev yapımı salata kavanozları


Elbette bunun sadece bir kurgu olmasını isterdik fakat bu durum içinde yaşadığımız gerçekliğin ta kendisi. Hani o hep görmezden geldiğimiz, yokmuş gibi davrandığımız gerçekliğin…

 

Evet hali hazırda sağlıklı ve besleyici gıda için gerekli kaynaklara sahibiz ama küreselleşme, kentleşme ve gelir eşitsizliği yüzünden bazıları bu kaynaklara ulaşamazken bazıları onları bilinçsizce ve hoyratça israf ediyor. Kaliteli ve sağlıklı gıdaya ulaşmak herkesin hakkı olsa da maalesef günümüzde bu hak sadece belli kesime sağlanmış bir imtiyaz gibi kabul ediliyor. Arada çok büyük bir boşluk var ve o boşluğu kapatmak için gerekli olan şey denge.


Dengesiz bir sistemde, verimsiz kaynak dağılımı ve bilinçsiz kaynak kullanımıyla yaşıyoruz. Bu dengesizlik devam ettikçe, bu boşluk da büyüyecek. İşte gıda konusundaki bu büyük dengesizliği bertaraf etmek için gerekli ilk hareket kendi soframızda, mutfağımızda, evimizde başlıyor.

 

Sürdürülebilir Beslenme = Bereket

Eskilerin bereket dediği şey, eldekini değerlendirmekti. Artan yemeği ertesi gün başka bir yemeğe dönüştürmek, yırtılanı dikmek, bozulanı tamir etmek, eskiyeni dönüştürmekti. Bereket azı çoğaltmak, eldeki kaynağı en verimli ve bilinçli şekilde kullanmaktı. Bugün buna sürdürülebilirlik denilse de işin özü bu aslında.



mutfak tezgahındaki renkli sebzeler

Sorumsuzca ve bilinçsizce gıda satın almak ve tüketmek, yediğim önümde yemediğim arkamda anlayışıyla sofralar donatmak, sürekli atık çıkartmak ve sonra da gelinen durumdan şikâyet ederek yaşamaya devam etmek tam bir kendine suikast planı.

 

  • Mutfağımıza alıp soframıza çıkarttığımız gıdaların elde ediliş süreci hakkında ne kadar bilgiliyiz?

  • Mesela yediğimiz meyve sebzenin GDO’lu olup olmadığından, zararlı pestisitler içerip içermediğinden nasıl emin olabiliriz?

  • Endüstriyel tarım yöntemlerine rağmen kendi evimizde sağlıklı ve sürdürülebilir gıdaya ulaşma şansımızı nasıl arttırabiliriz?

  • Gıda atıklarını nasıl değerlendirebiliriz?

  • Sürdürülebilir ve sağlıklı bir beslenme için bireysel anlamda neler yapabiliriz?


Bu sorulara cevap verebilmek için ihtiyacımız olan şey gönüllü çaba ve sorumluluk. Yani bir an önce elimizi taşın altına sokmamız lazım.


Peki çabalamaya ve sorumluluk almaya nereden ve nasıl başlamalı?

İlk olarak kendi hayatımızda bilinçli davranış değişiklikleri yapmakla başlıyor her şey.

 

  • Kendi gıdanı kendin yetiştir. İster ev içinde saksıda ister balkonda ister bahçede ayırdığın bir alanda kendi gıdanı üretmeye başlayabilirsin.

 

  • Kullanılmış çay ve kahve telvelerini, meyve ve sebze kabuklarını kompost olarak kullan. Hem atık değerlendirmiş hem de doğal ve çok verimli bir gübre elde etmiş olursun. Bunu apartman dairesinde dahi yapabilirsin. Bokashi kompostu bunun için harika bir yöntemdir.

 

  • Üretemediğin gıdayı satın almak için yerel üreticiyi tercih et ve destekle. Semt pazarlarını, mahalle manavlarını veya kendi evinde, bahçesinde, tarlasında üretim yapanları tercih et.

 

  • Organik sertifikalı ürünleri ve bu ürünleri satan kurumları, yerel dükkanları tercih et.  

 

  • Mutfağındaki gıdayı doğru şekilde depolama, saklama ve değerlendirme yöntemlerini öğren. Mevsiminde aldığın gıdayı dondurabilir, pişirip saklayabilir, konserve yapabilir ve kurutabilirsin.


    Mesela artan meyveleri kurutmak veya onlardan reçel, komposto ve marmelat yapmak iyi bir tercihken, sebzeler için de turşu ve konserve yapma veya dondurarak saklama yöntemleri idealdir. Et ürünlerini ise ön pişirme ve tütsüleme yöntemleri ile daha uzun süre muhafaza edebilirsin.

 

  • Haftalık yemek menüsü hazırla.


  • Yiyecek alışverişine yaptığın menüden çıkarttığın liste ile ve mümkünse tok karnına çık.


  • İhtiyacın kadar satın al. Üstelik bu sayede sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmeye adım atmış olursun. Bütçene katkı sağlamak da diğer bir artısı.   

 

  • Gıda israfını önlemek için yiyebileceğin miktarda yemek pişir ve artan yemekleri mutlaka değerlendir. Mesela; bayat ekmeklerden galeta unu, ekmek tatlısı, yumurtalı ekmek, ekmek tiridi; artan pilavdan ezogelin, yayla çorba, kadınbudu köfte, kabak yemeği, pırasa yemeklerini yapabilirsin. Veya solan yeşillikleri kurutup baharat karışımı; narenciye kabuklarından temizlik spreyi elde edebilirsin.

 

  • İyi bir su arıtıcı kullanarak musluk suyundan istifade edebilirsin. Bu sayede plastik şişedeki su tüketimini azaltmış olursun.



gıda atıklarından kompost

Dünyada gıda konusundaki en büyük problemin gıda kaybı ve atığından kaynaklandığı bilinen bir gerçek. Üretilen gıdanın yaklaşık üçte biri israf ediliyor. Bu israf tarım aşamasında başlayıp, gıda işleme, dağıtım, perakende, pişirme ve tüketim süreçleriyle devam ediyor.


Gıda problemini kendi bireysel meselemiz olarak görmedikçe problemin büyümesine katkı sunmuş oluruz. İşin özü iyi ve sağlıklı bir geleceğin garantisi olan sürdürülebilir beslenme ilk olarak senin mutfağında başlar.


*Selen Baranoğlu tarafından kaleme alınan bu yazı, 30.O9.2022 tarihli Oksijen Gazetesi'nde Bir An Önce Elimizi Taşın Altına Koyalım başlığı ile yayınlanmıştır.

2 Comments


figen-ce
Jan 24

Yüreğinize sağlık Selen hocam bende memur çocuğuyum ve iyi ki bir lese kâğıdının bile değerini bilen bir ailede yetiṣmiṣim.

Like
Replying to

Sağolun Figen hanım. Ben de aynı şekilde yetiştim ve bizler için normal olan buydu zaten. Hızlı tüketim dünyası maalesef pek çok değerimizin yok olup gitmesine yol açtı. Lakin farkında olmak en büyük lütuf :)

Like
bottom of page